Menü

Modern Yaşamın Ayrılmaz Parçası; Gerginlikler, Kaygılar ve Günlük Sorunlar…

13 Nisan 2017 - Makaleler
Modern Yaşamın Ayrılmaz Parçası; Gerginlikler, Kaygılar ve Günlük Sorunlar…

 

Günümüzde hızla değişen ve gelişen yaşam koşullarına uyum sağlama sürecinde, bireyin sıkıntı yaşadığı ve karşılaşılan sorunların arttığı gözlenmektedir. Bu artışın bir derecede sonucu olarak günlük gerginlikler, kaygılar ve sorunlar modern yaşamın ayrılmaz bir parçası olmaktadır. Bu sıkıntıyı aşmaya çalıştıkça, kısa vadeli çözümler için hayat mücadelesine odaklanan bireyler farkında olmadan zaman içinde kendine yabancılaşma süreci içine girerler.

Birey isteklerinin esiri haline gelmiş, dürtüleri tarafından ele geçirilmiş, çevresine kolayca öfkelenen ve en küçük olaylar karşısında kırılan biri haline dönüşür. Bu nedenle bireyin aile, sosyal ve iş çevresinde uyumsuzluk yaşamaya başladığı ve bu uyumsuzlukları aşamayarak bir tıkanıklık sürecine girdiği görülür. İşte bu aşamada kişi kendini memnuniyetsiz ve hayattan aldığı doyum alt seviyelerdedir. Kalabalık içinde yalnız olmakta, yaptıklarından memnun olmamakta ve bulunduğu ortamdan kaçıp kurtulmaktan bahsetmektedir.

Farkında bile olmadan tekrarlanan aile ve sosyal çevrenin kalıpları, şartlanmalar ile ezbere koşullanmış bir yaşam içinde kişi kendi ihtiyaç ve amaçlarının farkında değildir. Hiçbir şey için gerekli motivasyonu bulamaz ve boşlukta hisseder. Bu durum değersizlik hissi, atalet, aşırı kilo, bağımlılık ve depresyon gibi rahatsızlıklara yol açar.

Karşı karşıya kaldığınız aşılması zor sorunları mevcut düşünce yapınızla çözemezsiniz. Çünkü bu sorunlar mevcut düşünce yapınızın ürünüdürler.

Albert Einstein

Var olan herhangi bir sorunla baş edebilmenin en iyi yolu, soruya veya soruna maruz kalan ortamı bir an önce terk etmektir. Bu, tıpkı alevlere dışarıdan müdahale etmekten ziyade, hem alevlere maruz kalıp hem de onu söndürmeye çalışan bir insanın durumu gibidir.

Değer yargılarımız ve düşünce yapımız veya bizi, herhangi bir olay karşısında, “o” her neyse, “onu” düşünmeye zorlayan tüm zihinsel faaliyetlerimiz, karşılaştığımız sorunlar veya olaylar hakkındaki tavrımızı açıkça ortaya koyar. Yani herhangi bir olaya gösterdiğimiz tepki hem kim olduğumuzu hem de benzer olaylar karşısındaki genel tutumumuzu belli eder.

Eğer herhangi bir olaya karşı, kendi düşünce sistemimizin dışına çıkmadan sınırlı bir kapasiteyle, sadece “kendi bakış açımızdan değerlendirmek” üzerine bir yorum getirirsek, yanlış anlama, yanlış tepki gösterme ve dolayısıyla da soruna karşı kayıtsız kalma ihtimaliyle yüzleşiriz. Öyleyse son noktada yapmamız gereken en önemli şey; karşılaştığımız sorunlar hakkında kesin bir yorumda ve davranışta bulunmadan önce, farklı “çerçeve” lerden de söz konusu olayı analize tabi tutmak olmalıdır. (Kendi bakış açın-Karşındakinin bakış açısı-dışarıdan 3.bir objektif bakış) Ancak bu sayede doğruya en yakın kararı alabilme ve uygun davranışı sergileyebilme erdemine ulaşabilen sağlıklı bireyler halini alabiliriz.

 

 

Muhammet EROĞLU

Rehber Öğretmen

Denizli Özel PEV Amiroğlu Fen Lisesi Rehber Öğretmen