Menü

Bir Pencerede İki Meslek: Doktor-Öğretmen

13 Mart 2016 - Makaleler
Bir Pencerede İki Meslek: Doktor-Öğretmen

Eğitim Derdine Deva: Öğretmenler

 

Öğretmenlik mesleğinin tarihi incelendiğinde öğretmenliğin bugünkü kadar “doktorlaşmadığı” söylenebilir.  Vahim bir hastalığa yakalanan vatandaşlarımızın bu işin uzmanı olan doktoru bulmak için hastane, il, bölge hatta ülke değiştirip dertlerine çare aradıkları herkesçe malum. Konan tanıların doktorlar tarafından farklılık göstermesi hasta yakınlarını “Tanıdığınız iyi bir … doktoru var mı?” arayışına yöneltmekte. Sonrasında ise olaylar  kapı kapı dolaşıp tahlil, MR, ultrason vb. verileri inceletmek ve tutarlı, akla yatkın yorumlar yakalamak üzere cereyan ediyor.

Benzer bir durum da tüm yasa ve kurumlara rağmen eğitim çevrelerinde gerçekleşmekte.  4+4+4 sistemi ile ilgili uygulamalar devam ettikçe eğitimcilerin fark ettiği aksaklıklar ile ilgili serzenişler yükseledursun, ilkokullara öğrenci kaydettirecek veliler de ciddi bir “iyi” öğretmen arayışındalar. Tabii ki bu “iyi” kavramını “iyi” sorgulamak gerekir. Bazı veliler, kulaktan dolma bilgilere göre hareket ederken bazı veliler de ciddi bir araştırma içerisine giriyor. Aralarında aday adayı “iyi” öğretmenin mezun ettiği öğrencilerin hangi okullara gittiğine kadar istatistikleri elinde bulunduranlar da yok değil. Eğitimin ailede başladığı ve büyük bölümünün de ilkokulda şekillendirildiği düşünüldüğünde ailelerin bu kaygı ve arayışlarına hak vermek gerekir.

Ancak ülkemizde bu durumun getirdiği sonuçlar ileride Milli Eğitim Bakanlığının yüz karası olacak uygulamaları da beraberinde getiriyor. Gerek kulaktan dolma bilgilerle, gerekse bir bankacı edasıyla elde edilmiş bilgilerle “iyi” öğretmenini belirleyen veliler kayıt için ilkokul müdürlüklerinin yolunu tutuyorlar. İdare ile masaya oturup “iyi” öğretmenin adını veriyorlar. Ücretsiz eğitim vermekle yükümlü devletten yeterince ödenek alamayan idareci de “iyi” öğretmenin sınıfında yer olmadığını belirterek velilere okul aile birliğine ait IBAN numarasına hatrı sayılır bir bağış yaptıkları takdirde yardımcı olacaklarını belirtiyor. Kimi veli, bahsi geçen ücreti yatırıp yanına da bir iki top A4 kağıdı ile birlikte kayıt masasına oturup işini çözerken kimi veliler de bu işin yasal olmadığını söyleyerek MEB’e şikayette bulunuyor. İkametler türlü arayışlardan sonra değiştiriliyor ve en yakın okula “iyi” öğretmene kayıt yaptırılmak isteniyor. Milli Eğitimde dayısı olanın kaydı “iyi” öğretmene yaptırılırken kayıt parasını denkleştiremeyen ve hakkını aramayan diğer velinin öğrencisi ise “gürültülü, toplama” diye anılan bir başka öğretmene kaydediliyor.

Bu çark böyle dönerken Milli Eğitim de okulların bağış adı altında kayıt parası alamayacağı ile ilgili genelge (Milli Eğitim Bakanlığının 20 Temmuz 2011 tarih ve 40 sayılı genelgesi Kaynak: http://www.dersimiz.com/haber-1909-Kayit-parasi-almayan-okul-var-mi-egitim-haberleri.html) gönderiyor ve velilere şikayette bulunabileceği bir telefon numarası (444 83 83) veriyor. Gelgelelim, bakanlık bu işleri ve şikayetleri araştıran özel tim de kurmasına rağmen her kayıt döneminde bu serzenişler ayyuka çıkmış durumda. Çünkü okullarımızda “iyi” ve “kötü” öğretmenler yan yana çalışmaya  devam etmekle birlikte,  okullarımızın da maddi ve manevi ihtiyaçları devlet tarafından giderilemiyor. Bu da eğitimin kanayan yarası olmaya devam ediyor. Son çare olarak birinci sınıfların kura ile öğretmenlere dağıtılması önerisini getiren MEB, okul aile birliği gelirlerinin kesilmesine neden olacak bu uygulamanın hayata geçirilememesine de pek ses çıkarmıyor gibi gözükmekte.

Bir de olayı öğretmen penceresinden değerlendirelim. İş, öğretmen cephesinde ise daha farklı durumda gelişme gösteriyor. Meslektaşlar arasında karşılaştırma hat safhada. “İyi” öğretmen, kayıt döneminde kendisine oldukça yoğun rağbet olduğunu duyunca önce kırk kişiye yaklaşan sınıfta ne yapacağını düşünüyor, sonrasında ise isim yapmanın kendisine getirisini düşününce de rahatlıyor. Çünkü bu “iyi” öğretmenlerin aralarında okul çıkışı 4-5 öğrencisini evine arabasıyla götüren, onları özel olarak çalıştıran, kişi başı da 300-400 TL’yi cebe indireler de yok değil. Farklı okul öğrencilerinden gelen özel ders teklifleri de cabası.

“Kötü” öğretmenler de bu süreçte kendisine rağbet gösterilmemesine ilk etapta bozuluyor gibi gözükseler de sınıflarında yığılma olmadığı için 20-30 öğrencinin oluşturduğu “toplama, gürültülü” sınıflarında daha rahat, pirim yapmadan bir 4 yılı götürmüş oluyorlar.

Veliler için eğitim derdine deva olan öğretmen arayışı ilkokullarda başlıyor ama diğer sınıf düzeylerinde de devam ediyor aslında. Çünkü günümüzde öğrenen giderek bireyselleşiyor, bununla birlikte öğreten de giderek bireyselleşiyor. Ortaokulda yan şubelere farklı bir öğretmenin girdiğini duyan veli başlıyor öğretmen kıyaslamaya. Defterler, deneme sınavı sonuçları, verilen ödevler vs. sürekli alttan alttan karşılaştırılıyor.   Bu evham, ortaokul ve lise son sınıflara da gelince ayyuka çıkmakta. Son sınıflara gelindiğinde yaşanan bir üst kuruma geçişteki sınav telaşı, “Bildiğiniz bir özel ders öğretmeni/etüt merkezi var mı?” arayışını da beraberinde getiriyor.

Özellikle özel okullar bu kaygıyı azaltacak uygulamalara yer vermekte. Öğrencilerini güvenle teslim edebileceği sınıf öğretmenini özenle seçmeye gayret gösteren kurumsal özel okullar, bütün öğretmenlerine güvendiği için öğrencilerini de noter huzurunda gerçekleştirdiği kura yoluyla öğretmenlerine teslim etmekte. Branşlarda ise ortak ders planı yapma uygulamasına gidilmekte ve şubeler arasındaki öğretmen kıyaslamasını en aza indirgemekte. Ancak bu bile velilerdeki eğitim derdine “deva öğretmen” arayışını  hiç bitirmeyecek gibi.

Eğitim ve sağlık hayatındaki “hata payı” hassasiyeti doktorluk ve öğretmenlik mesleğini yan yana getiriyor. İki kutsal meslek… Hem de yemin edilerek göreve başlanan ve mensuplarının kendi içinde  “iyi” ve “kötü”lerini yarattığı iki kutsal meslek…

“İyi”, “kötü”, “sistem” ve “eğitim” kavramlarının yan yana geldiğinde akıllarda hiçbir soru işaretinin kalmadığı bir dünyada yaşamak dileğiyle…

                                                                                                                                                                                                                                              Mustafa ŞAHAN

                                 Türkçe Öğretmeni

Özel PEV Okulları Türkçe Zümre Başkanı