Menü

Türkçe Derslerinde Yaratıcı Drama ve Yaratıcı Yazma

29 Aralık 2013 - Makaleler
Türkçe Derslerinde Yaratıcı Drama ve Yaratıcı Yazma

 

 YARATICI DRAMA VE YARATICI YAZMANIN

TÜRKÇE DERSLERİNDE KULLANIMI

4. Uluslararası Türkçenin Eğitimi-Öğretimi Kurultayı 5-6 Eylül Sakarya Üni. 

Sinem ÖZER, Mustafa ŞAHAN  

Denizli, 2011

 1. GİRİŞ

 1.1. Dil ve Düşünce Arasındaki İlişki

“Dil düşüncenin temel aracıdır. Dil, özel bir zihinsel yapılanmayla bağlantılıdır, salt daha üst düzeydeki zekayla bağlantılı değildir.” (Chomsky, 2001: 112). Sözcüklerin gücü düşüncenin gücüdür. Bruner (1991, 85-88)’e göre bir dilin öğretimi düşünce matematiğinin öğretimidir. Bir düşüncenin biçimi ya da üslubu, belli bir ölçüde kullandığımız dilin işlevlerinin içselleştirilmesinin bir sonucudur. Dil, insanların ayırt etme koşullarını, davranışlarını, farkına varma biçimlerini programlamada içsel bir teknik oluşturur. Uygun bir içsel dilin varlığı, görevin başarılmasındramaı sağlar. Düşünme, simgesel aracılık (symbolic mediation) işlemidir. “Aracılık”; düşünmenin, uyarıcı durum ile bireyin bu duruma gösterdiği davranım arasındaki boşluğu doldurması demektir. Bir başka deyişle, düşünme, çevremize ilişkin bilginin işlenmesinden ibarettir. “Simgesel” sözcüğü ise düşünmenin içimizdeki bazı süreçlerle yapıldığını belirtmektedir. Bu süreçler çevremizle ilgili önceki yaşantılarımızın simgeleri ya da temsilcileridir. İnsanlar nesne, durum ve kavramları sözcüklerle adlandırmayı öğrenmiş olduklarından, düşüncelerin çoğu da sözel düşünme (sözcükler ve sözcükler hakkında düşünme) biçiminde gerçekleşmektedir (Morgan, 1989: 144). Dil ve düşünmenin gelişimi bireyin çevresiyle etkileşmesinde ve kavrayarak öğrenmesinde temel oluşturmaktadır. Dil ve düşünce, dünyadaki olaylar ve etkileşim sürecinde geliştiğinden, dış dünyayı yöneten kuralları anlama yeteneğini yansıtır. Etkileşimi başlatma, sürdürme ve üründen yararlanma; insanların iletişim kurma, bilgileri anlama, üretme ve ifade etme becerisine dayanmaktadır (Ülgen, 1995: 133-134).

Dilbilimcilere göre düşüncenin gelişimi dil öğrenmeye bağlıdır. Bilişsel yaklaşıma göre dil öğrenme, anlam kazanmaya dayalıdır. Piaget’e göre dil, düşüncenin üstünde saydam bir örtüdür. Piaget; dilin mantığı değil, mantığın dili yapısallaştırdığını savunmaktadır. Worf ve Sapir’e göre; bir kültürün dili, o kültürün düşünme biçimini kararlaştırmaktadır. Onlara göre; kültürler dili, dil de düşünceyi oluşturmaktadır. Vygotsky, çocuğun temelde düşünme ve konuşma gücü bulunduğundan, iki yaş dolayında bu güçlerin bütünleşerek içsel konuşmaya dönüştüğünden söz etmektedir. İçsel konuşmada çocuk, dili sebep bulmaya bir araç olarak kullanmaktadır. Sözel düşünme, sebep bulma biçimindeki sözcüklere dayanmaktadır. Dil gelişimi bireyseldir (Ülgen, 1995: 137). Bu bağlamda, gelişimle ilgili genellemeler yapmak mümkün olsa da, bu genellemeler her çocuk için doğru kabul edilmemektedir (Turan, 2001: 30).

Özdemir (1973: 241)’e göre; “Dil, düşüncenin aynasıdır, dilsiz düşünülemez. İnsansa salt bir dilde ancak kendi anadilinde düşünebilir.” Bu bağlamda anadili kavramının tanımlanması gerekmektedir. “Anadili, başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da ilişkili bulunulan çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireylerin toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir.” (Aksan, 1977: 81). Anadili öğretiminin bireylere; doğru, açık ve etkili bir iletişimi gerçekleştirebilecek dilsel becerileri kazandırma; onların düşünme güçlerini gerçekleştirme, yetkinleştirme ve toplumsallaşma süreçlerine katkıda bulunma gibi temel amaçları vardır (Sever, 2000: 5).

1.2. Temel Dil Becerileri İçinde Yazmanın Yeri

Dil becerileri, bireylerin dinlediklerini, gördüklerini, okuduklarını tam ve doğru olarak anlaması ve yine bunları tam ve doğru olarak başkalarına anlatması biçiminde özetlenebilir. Bu becerilerin kazandırılması ise; dinleme, okuma, konuşma ve yazma gibi dört ana etkinliğe dayanmaktadır. Bu etkinlikler, birbirinden ayrı değil, birbirini tamamlayıcı bir ilişki içindedir.            Temel dil becerileri içinde yazma becerisi, diğer dil becerilerine göre ağır gelişmekte ve çok sayıda alıştırma yapmayı gerekli kılmaktadır (Demirel, 2003). Bu sebeple, yazma becerisi, öğrencilerin genellikle en çok zorlandıkları dil becerisidir.

1.3. Çalışmanın  Amacı

Anadil öğretiminde fark yaratmak,

Türkçe derslerini tekdüze olmaktan çıkarmak,

Çoklu Zeka Kuramına göre ders içi etkinlik planları oluşturmak,

Modern eğitim-öğretim yöntem ve tekniklerini Türkçe derslerinde uygulamak,

Özgün ve yaratıcı etkinliklere rehberlik etmek,

Öğretmen ve ders kitabı merkezli öğretimden sıyrılıp öğrenci merkezli eğitime ağırlık vermek,

Yaratıcı yazma teknikleriyle yazma eylemini sıkıcı olmaktan çıkarmak,

Öğrencilerin bireysel yaratıcılığını körüklemek,

Yapılandırmacı yaklaşım sayesinde Türkçe dersini günlük yaşamla bağdaşlaştırmak,

Yaratıcı drama etkinlikleriyle öğrencilerin özgüvenlerini geliştirmek,

Beşinci sınıflarda hayata geçirilmesi planlanan branşlaşmaya somut örneklerle destek olmak.

1.4. Yöntem ve Teknik

Yaratıcı drama başlı başına bir öğretim yöntemidir ve içerisinde doğaçlama, rol oynama, rol değiştirme, dramatizasyon, geriye dönüş, sıcak sandalye, donuk imge, iç ses, pantomim, rol kartları, anlatı tekniği, istasyon, bölünmüş ekran, zaman çizgisi yaşamda bir gün gibi birçok tekniği barındırır.

 

1.5. Bulgu

İlköğretim beşinci sınıf öğrencileri ile Türkçe derslerinde yapılan gerek yaratıcı drama; gerekse yaratıcı yazma çalışmaları sonucunda aşağıdaki bilgi ve bulgulara ulaşılmıştır:

1.5.1 Yaratıcı Yazma Açısından Bulgular

Öğrenciler yazma eylemine karşı olumsuz önyargılara sahiptir. Yaratıcı yazmaya geçiş aşamasının başında bu olumsuz tutum ve davranışlarını öğretmenlerine hissettirmekten çekinmemektedirler. Bitişik el yazısının kullanımını benimsemeyen öğrencilerin yaratıcı yazma esnasında da bu tutumlarını devam ettirdikleri gözlemlenmiştir. Yaratıcı yazma etkinliğine katılan öğrencilerin daha sonraki yaratıcı yazma etkinliklerinde gönüllü olarak yer almak istedikleri gözlemlenmiştir. Bir iki haftalık uygulamalardan sonra öğrencilerin zamanla yazma eylemine karşı tutumlarında olumlu yönde değişiklikler olmuştur. Öğrencilerin serbest zaman etkinliği olarak evlerinde yaptıkları yaratıcı yazma çalışmalarında öğrenci velilerinin de herhangi bir müdahale olmadan sürece dahil oldukları ve elde edilen metinlerin saklanmasında öğrencileri kadar titiz davrandıkları ortaya çıkmıştır. Özellikle yaratıcı yazma çalışmalarında ortaya çıkan ürünler gerek okul içi yarışmalarda gerekse müsamerelerde geniş ölçüde yer tutmaktadır.

1. 5. 2. Yaratıcı Drama Açısından Bulgular,

Öğrenciler bazı okulda işlenen drama dersini süre yönünden yetersiz bulmaktadır. Bu yüzden drama etkinlikleri yapabilecekleri farklı dersler arayışı içerisindedirler. Türkçe derslerinde yaratıcı drama yönteminin kullanılmasına karşı öğrencilerin olumlu önyargılara sahip oldukları gözlemlenmiştir. Yaratıcı drama öğrencilerde bulunan özgüven duygusunun derecesini öğrenebilmek amacıyla öğretmene oldukça önemli bilgiler sunmaktadır. Güncel konuların yaratıcı dramaya yansıması oldukça yaygın görülmektedir. Öğrencilerin komik olma kaygısıyla zaman zaman küfür ve argo içeren sözcükleri kullandıkları saptanmıştır. Drama yöntemini başarıyla kullanan öğrencilerin tiyatro ve diğer gösteri dallarda da başarılı oldukları görülmüştür.  Öğrenciler drama yöntemini ağılıklı olarak bir oyun faaliyeti olarak gördüklerinden bu yöntemle birlikte sunulan akademik bilgiler hem sıkıcı olmaktan çıkmaktadır hem de bu bilgilerin akılda kalıcılık oranları yükselmektedir. Gerek hizmet içi eğitim yoluyla gerekse kendi imkanlarıyla Drama eğitimi alan Türkçe öğretmenlerin drama yöntemini derslerinde kullanımı bu derslere büyük oranda renk getirmektedir.

  2. TÜRKÇE DERLSERİNDE YAZMA ETKİNLİKLERİ

Türkçe derslerinde, yazma becerilerini geliştirmeye yönelik yapılan çalışmaların oldukça sınırlı ve tekrarlayıcı olduğunu görüyoruz. Çalışmalar şu başlıklar altında toplanabilir:

1.Ders kitabındaki metinlerden yola çıkılarak hazırlanmış; çalışma kitabında yer alan etkinliklerin içinde yazma etkinlikleri

2.Belli dönemlerde okullara gönderilen çeşitli yarışmalara katılım amaçlı yapılan yazma etkinlikleri.

Çalışma kitaplarında verilen etkinliklerin boşluk tamamlama, bir paragrafı /şiirin bir bölümünü açıklama, anahtar kelimelerle şiir yazma şeklinde birbirini tekrarlayan etkinliklerden ibaret olduğunu görüyoruz. Yarışmalara katılım yazılarında ise öğrencilerin pek azının istekli olduğu göze çarpmakta. Bunun sebebinin bazı yarışma konularının çocuk için çok soyut kalması, konuyla ilgili yazma öncesi etkinliklerin yapılmaması ve bunların sonucunda çocukların yazmaya istek ve çaba duymadığı, çocuğun yazma konusunu ilginç bulmak yerine zor olarak değerlendirmesi ve kendinde olumsuz benlik algıları geliştirdiği görülmekte.

2.1.Türkçe Derslerindeki Yazma Etkinliklerinin, Yazma Becerisinin Gelişimine Katkısı  ve Öğrenci  Tutumuna Etkisi

Hayal gücünün gelişimine fırsat tanımayan, yazma öncesi etkinliklerin es geçilip, öğrencilerin bir bilinmeyene ellerinde bir fener olmaksızın sürüklendiği bu tip uygulamalar, öğrencilerin yazmaya istek duymasından onları ateşlemekten ziyade, yazma etkinliklerini onlar için ya tekdüze ya da zor hale getirmekten öteye gidememektedir. Bu etkinliklerin tekdüzeliği ya da bilinmezliği temel dil becerileri içinde gelişimi pek çok ve çeşitli alıştırma yapmayı gerekli kılan yazma becerisinin gelişmesine imkan vermemektedir.

2.2.Türkçe Derslerinde Uygulanan Yazma Etkinlikleri ile Öğrencilerin Derse Katılımı ve Üst, Orta ve Alt Düzenleyici Öğrenci Grupları İçin Bu Yazma Etkinliklerinin Sonuçları

Birbirini tekrarlayan ya da öncesinde hiçbir alıştırma uygulamasının yapılmadığı bu etkinlikler, öğrencinin derse karşı olumsuz bakış açısı  geliştirmesine sebep oluyor.Üst başarı seviyesindeki öğrenciler derse tutunmaya çalışırken, orta ve alt başarı seviyesindeki öğrenciler için durum ya çok monoton ya da çok karmaşık bir hal alıyor. Özellikle hayal gücünü destekleyerek derse olan ilginin ancak bu yolla arttırılabileceği bu iki grupta, yazma öncesi etkinliklerin yapılmaması, yazma konularının muğlak ya da tekdüze oluşu, öğrencilerin pasifize olup kabuğuna çekilmesine, adeta sınıftan silinmesine sebep olmaktadır.

2.3.TÜRKÇE DERSLERİNDE UYGULANAN YAZMA ETKİNLİKLERİ SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAN ÜRÜNLERDE DİLSEL YARATICILIK

Öğrencilerin fikir yürütmek yerine sadece kalem oynattığı, istek ve çabaya değil öğretmen talimatına dayalı yapılan çalışmalarda öğrencilerin ortaya çıkardığı ürünlerin, dilimizin esas zenginliği olan atasözü, deyim ve benzetme gibi pek çok hazineden yoksun kaldığı görülmekte. Paragrafı yorumlarken ya da şiir yazarken, metinden yola çıkılarak verilen yönergelerin sadece sözcüklerinin değiştirildiğinin görülmesi, aslında öğrenciler için bu uygulamaların ‘’sadece yapmış olmak için’’ yapıldığını göstermekte.

2.4 Türkçe Derslerinde Uygulanan Yazma Etkinliklerinde Öğretmenin İzlediği Yol

Öğretmenin, öğretmen kılavuz kitabındaki talimatlardan pek şaşmadığı, genellikle verileni yaptırmaya çalışan bir elçi olduğu gözlenmekte. Farklı yazma konuları ve etkinlikleri planlama ve uygulama konusunda, öğretmenlerin yetersiz kaldığı, adeta önüne konanı yemekle yetindiği göze çarpmakta. Yazma çalışmalarında ortaya çıkan ürünlerin değerlendirilmesinde ise, eleştirel bakış açısının çözüm önerici nitelikte olmasından ziyade ‘’iyi, fena değil, kötü olmuş’’ şeklindeki dönütlerden ileri gidemediği  ise değerlendirme basamağının nasıl işlediğini göstermekte.                          

2.5. TÜRKÇE DERSLERİNDE, YAZMA BECERİSİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE YAŞANAN SORUNLARA BİR ÇÖZÜM: YARATICI YAZMA YAKLAŞIMI

            Yaratıcı yazma, öğrencilerin farklı yollarla duyuşsal ve bilişsel olarak yazmaya hazır duruma getirildiği; her öğrenciye uygun farklı ve zevkli, bireysel ve işbirliğine dayalı yazma etkinliklerinin uygulandığı, oluşturulan metinlerin paylaşımına önem verildiği ve ürünün yanında sürecin de tümel olarak değerlendirildiği; tüm yazma süreçlerinde yaratıcılığın desteklendiği, süreç merkezli bir yazma yaklaşımıdır. Yaratıcı Yazma, bir anlamda “özgürce yazabilmek” demektir – en genel anlamıyla duyguları, düşünceleri, izlenimleri, hayalleri ifade etmeye yarayan bir yazma biçimidir. Amacı okuru bilgilendirmek değil, etkilemektir.

Yaratıcı yazma, özgürce yazmaktır; ancak “özgürce yazmak”, “özensizce /bilgisizce yazmak” demek değildir.

2.6. Yazma Becerilerinin Gelişmesi İçin Yapılması Gerekenler

 Yazma çalışmalarında,  öğrencinin yazmaya istek ve çaba duyması çok önemlidir. Yazma çalışmalarında hayal gücünü destekleyici çalışmaların yapılması, konuların buna uygun seçilmesi gerekmekte.Yazma çalışmaları; kolaydan zora, basitten karmaşığa gitmeli. Yazma çalışmalarına başlamadan önce, yazma konusu hakkında mutlaka konuşulmalı. Yazma öncesi etkinliklerde yazma oyunları atlanmamalı. Öğrenci yazma konusunu zor değil; ilginç bulmalı.

2.7. Yazma Engelleri

Daha önceki başlıklarda, Türkçe derslerinde uygulanan yazma etkinliklerinin sınırlayıcı ve tekrarlayıcı olması sebepleriyle, temel dil becerileri içinde gelişimi en zor olan yazma becerisinin daha muğlak hale geldiği belirtilmişti. Derslerde uygulanan etkinliklerin bu niteliği ve öğrencilerin kendinden kaynaklanan; ‘’Ben yazamam. Benim yazma yeteneğim yok.’’ gibi psikolojik faktörler yazma engellerinin en başında sıralanabilir.  Özgüven eksikliğinin dışında araştırma eksikliği de yazma engelleri içine dahil edilebilir.

2.8. Yazma Becerilerini Geliştiren Öğretmen Davranışları

Öğrencilerin yazma becerilerinin gelişmesinde en önemli rol öğretmenlere düşmekte.

Yazma etkinlikleri sırasında öğretmen;

Rehber olup, öğrenciyi ilhamlandırmalı.

Yazma etkinliklerinde öğrenciye geniş çerçevede etkinlik sunmalı.

Öğrencinin ilgi ve seçimlerini dikkate almalı.

Hayal gücünün gelişimi desteklemeli, buna imkan tanımalı.

Empati kurmalı.

Öğrencilerle beraber yazmalı. Böylece öğrencilere hem model olur; hem de öğrencilerin duyguları ile kendi duyguları arasında özdeşim kurar.

Yaratıcı yazma yaklaşımının  işlem basamağını kullanmalı sırasıyla kullanmalı  (Akt. : İlter,2002).

2.9. Yazma Çalışmalarında Öğretmenin Uygulayabileceği Kontrol Listesi

Yaratıcı yazma sürecinin değerlendirilmesinde öğretmenin gözleminin ve algılamalarının önemine değinen Chenfeld (1978: 318) öğrencilerin yazma durumlarının değerlendirilmesinde sınıf kontrol listelerini önermektedir. Aşağıda öğretmenin kullanabileceği bir sınıf kontrol listesi sunulmuştur.(Chenfeld, 1978):

1. Bütün öğrenciler yazıyor mu? Kimler yazmıyor?

2. Öğrenciler yazdıklarıyla ilgili heyecan duyuyorlar mı?

3. Hangi öğrenciler yazmaları istendiğinde rahatsız oldular?

4. Öğrenciler, sorularına cevap bulmada başarılı oluyorlar mı?

5. Öğrenciler, hangi projeleri zor, hangilerini ilginç buldular?

6. Öğrenciler, birbirileriyle açık olarak fikirlerini paylaşıyorlar mı?

7. Öğrenciler, eğer projelerini bitirselerdi hangi gelişmeleri ya da değişiklikleri önerirlerdi?

8. Öğrenciler, düşüncelerini açıklama konusunda kendilerine çok güveniyorlar mı?

9. Öğrenciler, yazma ile ilgili teknik beceriler hakkında kendilerine daha çok güveniyorlar mı?

10. Öğrenciler, hangi alanlarda kendilerini geliştirme gereksinimi duyuyorlar?

Yaratıcı yazmada öğretmen, süreci değerlendirirken gözlemlerin yanında öğrencilerle yaptığı görüşmelerden de yararlanabilir. Yazma sürecinde gerçekleştirilen bu görüşmelerde öğretmen, öğrencilerin yazma etkinliklerinde nelerden hoşlandıklarını; bu etkinliklerin hangilerine zevkle katılıp hangilerinde zorlandıklarını; yazma amaçlarını ve gereksinimlerini; etkinliklerdeki rol ve sorumluluklarının, yazma becerisindeki gelişimlerinin ve yazmayla ilgili yaşadıkları kişisel sorunların farkında olup olmadıklarını belirlemeye yarayacak veriler elde eder. Böylece öğretmen süreçle ilgili elde ettiği bu veriler ışığında yazma sürecinde değişiklikler ve yeniden düzenlemeler yaparak yazma öğretimini daha anlamlı kılabilir (Christie, Enz, ve Vukelich, 2003).

3. YARATICI DRAMA

Yaratıcı yazma etkinliklerinin, ilk basamağı olan yazma öncesi etkinliklerde ‘’oyun ‘’ kavramı temel noktayı oluşturmaktaydı. Dramanın da temeli olan oyun kavramı, yaratıcı yazma ve yaratıcı dramanın kesişim noktasını oluşturmaktadır.

 İnci San yaratıcı dramayı şöyle tanımlar: “Yaratıcı drama; doğaçlama, rol oynama v.b. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği ‘oyunsu’ süreçlerde anlamlandırması, canlandırmasıdır. Bir çocuk için vazgeçilmez bir unsur olan “oyun”, dramanın çıkış noktasıdır. Oyunların çeşitliliği ve çok yönlülüğü, bu alana ilişkin getirilen tanım ve yaklaşımların da çeşitlilik kazanmasını sağlamıştır.

3.1. Türkçe Öğretiminde Yaratıcı Dramanın Çocuğun Gelişimine Katkısı

Türkçe derslerinde kullanılan yaratıcı drama yöntemi birden fazla duyu organına hitap ettiği için tam ve etkili öğrenmenin gerçekleşmesi için oldukça önemli bir yöntemdir. Genel anlamda dinleme, anlama, okuma, konuşma ve yazma gibi dil becerilerinin olumlu gelişimini hedefleyen bir Türkçe öğretmeni, bu dil becerilerinin geliştirilmesi açısından derslerinde mutlaka yaratıcı drama yöntemine başvurmalıdır.

Yaratıcı dramanın bir metne bağlı olarak uygulanabildiği gibi, bir metne bağlı kalmadan da uygulanabildiği göz önünde bulundurulursa bu yöntemi sınıfta uygulamak isteyen Türkçe öğretmenini büyük bir uygulama zenginliği beklediği unutulmamalıdır. Bu uygulamaların her biri öğrenciler için farklı kazanımlar anlamına gelmektedir. Sözgelimi “Ders içi etkinliklerde öğretmen, yeri geldikçe öğrencilerinin kendi yaşadıkları, gözlemledikleri ve etkilendikleri bir olayı canlandırmalarını isteyebilir. Böylece onların kendilerini rahatlıkla ifade etmelerini, özgüvene sahip olmalarını sağlamış olur. Özellikle metin özetlemeleri veya metinle ilgili değerlendirmelerde bu yöntem oldukça geçerlidir.” (Yalçın ve Aytaş; 2004: 4) Ayrıca “ Metinsiz canlandırmalar çocukların oynama içgüdüsünü ve var olan yeteneklerini ortaya çıkarmasının yanında, dikkatli gözlem yapma, yaptığı gözlemlerden sonuç çıkarma becerisini de geliştirir.” (Yalçın ve Aytaş; 2004: 36)

Yaratıcı drama ile yaratıcı yazmayı ilişkilendirdiğimizde de unutulmamalıdır ki oyun, çocukta istek, çaba ve hayal gücünü doğuran kaynaktır. Yani yazma etkinliklerinin çıkış noktasıdır. Yaratıcı yazma etkinlikleri öncesinde oyunu kullanarak, öğrencileri bilişsel ve duyuşsal olarak yazmaya hazırlayıp yazma engellerinin ortadan kalkmasını sağlamak mümkün olmaktadır.

            Bu iki farklı açıklamada da belirtildiği gibi yaratıcı drama yöntemi çocuğun bedensel, zihinsel ve sosyal yönden gelişimine büyük katkı sağlamaktadır.

4. SONUÇ

Bu çalışma, Türkçe derslerinde uygulanan yazma etkinlikleriyle bu etkinliklerin  yazma becerilerini geliştirmeye yönelik katkılarını gözler önüne sermeyi amaçlamıştır.  Yazma becerilerini geliştirmeye yönelik çözüm seçeneklerinden olan yaratıcı yazma yaklaşımının, temelinde ‘’oyun’’ kavramı olan yaratıcı drama ile kesişiminden yola çıkılarak hazırlanıp uygulanan atölye çalışmaları ile ilköğretim öğrencilerinin yazma örnekleri sunulmuştur. Elde edilen bulgular, ders kitaplarındaki yazma etkinliklerinin hazırlanmasında daha titiz davranılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ders kitaplarına yönelik yapılacak benzeri çalışmalarla yazma etkinliklerinin niteliği daha derin boyutlarıyla sorgulanacak, böylelikle alanyazına katkıda bulunulacağı düşünülmektedir.

5. KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER

Atölye çalışmaları esnasında karşılaşılan güçlükler şöyle sıralanabilir:

 Bazı öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal açıdan yazmaya karşı olumsuz tutum geliştirmiş olmaları.

Bazı öğrencilerde görülen araştırma eksikliği.

Bazı öğrencilerin yaratıcı yazmanın bünyesinde bulunan özgürlük kavramını, yazmanın kuralı olmadığı şeklinde algılaması.

Bazı öğrencilerin, yaş grubunun gelişim dönemi dikkate alındığında, başkaların tarafından sevilme, ilgi odağı olma ve takdir edilme yolunu ‘’komik olma’’ biçiminde algılaması, ve bu sebeple amaçtan sapıp beklenen ürünler sergileyememesi.

Daha öncesinde öğretmenin sınıfta güven ortamı oluşturamamasından kaynaklanan ‘’Benimle alay ederler.’’ korkusunun bazı öğrencilerce yaşanması.

6. KAYNAKÇA

Özel PEV Okulları Türkçe Zümre Başkanı