Menü

8 Yaşındaysanız Hayat…

5 Mart 2015 - Makaleler
8 Yaşındaysanız Hayat…

Küçük Prens almış kendine. Yayınevine bakmamı istiyor. Geçenlerde Küçük Prens’ten, Saint Exupery’ den konuşmuştuk. Yazarın, ölümünün yetmişinci yılı olduğundan ve isteyen yayınevinin kitabı basabildiğinden bahsetmiştim. Bu nedenle seçici olmalı, arkası testli ya da kokulu olanlarını tercih etmemeliydiler.

Onunki Can Yayınları’ydı. Cemal Süreya ve Tomris Uyar’ın çevirisinden. Kocaman gülümsedim ve elinde bir hazine tuttuğunu fısıldadım.

“Biliyorum” dedi. “Bu bize anlattığın şair! Hani iddiada adını değiştiren… Hem biliyor musun” diye eğildi kulağıma. “Bu adam, bu kadına âşıkmış.”

İkimiz de gözlerimizde muzip ışıltılarla gülümsedik birbirimize. Kimsenin bilmediği bir sırrı paylaşıyorduk. Önce kim dayanamayıp arkadaşlarına açık edecekti, emin değildik.

Böyle şeyler oluyor işte bizim buralarda. Sanki zil sesiyle başlıyor geri sayım ve biz korunaklı dünyamızda, inatla iyi şeylerden bahsediyoruz. Dışarının gürültüsü, kiri, şiddeti bize uğramıyor. Uzaklardan gelen müzik sesini takip ediyoruz her sabah. Yeni yazarlarımız var, hayatlarını sonuna dek merak ettiğimiz. Kimden bahsetsem sorular peş peşe geliyor: Yaşıyor mu? Çocukları var mı? Nerede doğmuş? Fotoğrafına bakabilir miyiz?

O zaman ardıma yaslanıp umut doluyorum. Birileri merak ediyor, araştırıyor, sorguluyor, seviyor diye. Şiddete, ayrımcılığa ve yasaklara karşı; sevgiyi, dostluğu ve paylaşmayı öğreniyorlar. Onların kahramanları, hayallerinin peşini hiç bırakmıyor.

Bazen de içimi bir telaş kaplıyor. Zaman daralıyor ve hızla bize ayrılan sürenin sonuna yaklaşıyoruz. Oysa keşfedecek ne çok hikâye var. Yetişebilir miyiz hepsine?

Zihnim yine çok konuşuyor. “Onlar” diyorum son bir defa kendi kendime. “Bu dünyayı daha güzel ve yaşamaya değer kılacaklar!”

                                                                                                                                                                                        A.C